5 Nisan 2012 Perşembe

AHABER Araştırması


                                                 
      AHABER’i internet sitesi ve sosyal medya açısından değerlendirecek olursak ilk bakışta herhangi bir olumsuzluk veya göze batan bir durum yok. Yalnız iş siteyi ayrıntılı olarak incelemeye geldiğinde işler değişiyor. Hem tasarım gözüyle hem de bir kullanıcı gözüyle baktığım zaman sitede gözü çarpan bariz hatalar şunlar;
*        Tasarım olarak yeterli düzeyde değil çok basit kalmış
*        Çok karmaşık bir yapısı var kullanıcıyı yoruyor ve kullanıcının ilgisini çekmiyor.
*        Aradığını tam olarak bulamıyorsun.
*        Haberler birbiri içerisine girmiş konu bütünlüğü yok.
*        Haber görselleri hiçbir tasarım sürecinden geçmemiş dekupe yapılmamış ve manipüle edilmemiş.
*        Site içerisinde ki facebook ve twitter linkleri çalışmıyor.
*        Facebook güncel ancak yapılan paylaşımlara yorum ve beğenilerin azlığı göze çarpıyor.
*        Facebook ve twitter sayfasının takipçi sayıları düşük bu da sosyal medyaya gereken önemin verilmediğini gösteriyor.

Genel olarak değerlendirildiğinde rakiplerinin  seviyesine ulaşmak isteyen bir medya kuruluşu ise yukarıdaki sorunları öncelikli olarak çözüme kavuşturması ve biraz daha göze hitap eden kullanıcıyı cezbeden bir tasarım ile kullanıcısının karşısına çıkmalıdır. Sosyal Medyaya daha çok önem verip sosyal medya sayesinde kullanıcı potansiyeli artırarak rakiplerinin seviyesine çıkması mümkündür.
 Araştırmayı aşağıdaki çizelgede daha detaylı görebilirsiniz.

31 Mart 2012 Cumartesi

Anadolujet Sosyal Medya Araştırması


 Genel olarak bakıldığında facebook sayfasında herhangi bir sorun yok ancak Anadolujet’e yakışır düzeyde ve kalitede bir sayfa olmadığını düşünüyorum. Takipçi sayısını artırmak için diğer sosyal medya mecralarıyla daha sıkı ilişki içerisinde olması gerekiyor. Güncel ancak kullanıcılarına yeterli düzeyde hizmet vermiyor. Anadolujet imajıyla karşılaştırıldığında bariz fark var. Araştırma hakkında detaylı bilgi aşağıdaki linktedir.


 Araştırma Sunumuna Ulaşmak için Tıklayınız.

4 Mart 2012 Pazar


         ÖZGÜVEN
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi işbirliğince düzenlenen, 6 hafta boyunca süren 13. Kariyer Günleri kapsamında ilk hafta söz alan Kişisel gelişim uzmanı Şenay Yaprak DURMUŞ’un anlatımıyla;
Özgüven; özüne güvenmektedir. Kişinin yapabileceklerine güvenmesidir. Özgüveni yüksek kişi kendi yapabileceklerine sonsuza kadar güvenen kişidir.
Eğer kişi özgüvene sahip olmak istiyorsa pozitif olmalıdır. Pozitif olmak; kişinin hayattan beklentisini minimum kendisinden olan beklentisini maxsimum düzeye çıkarmasıdır.
Özgüveni artırmak için hayattan beklentileri azaltıp kendine olan beklentileri yerine getirmek gerekir.
İnsan istemediği sonuçlar olduğunda sonuca değil sebebe odaklanmalıdır. Hayatta her şey nötrdür mesele onlara nasıl tepki verdiğimizdir.
Özgüvenin diğer bir parçası ise deneyimsel öğretidir. Deneyimsel Öğreti; kişinin  ne istedikleri değil istedikleri karşısında ne kadar bedel ödediğidir.
Bugün ki olduğun nokta bunlar için ödediğin bedellerin göstergesidir. Bedel; uğruna emek harcadığın şeydir.
Bu sebepledir ki hayatımız bedeller üzerine kurulmuştur. Ödediğimiz bedeller neticesinde bir şeylere sahip olur bir yerlere geliriz, ödediğimiz bedel kadar güveniriz kendimize. Özüne güvenen insan aslında bedel ödemeye her zaman hazır, sonuca değil sebebe odaklanmış insandır.

14 Haziran 2011 Salı

Onların İşi Abartmak : Promotörler


Tüketim çılgınlığını artırmak için başvurulmuş bir yoldur promotörlük. Etkili satış, pazarlama niteliklerine sahip,  müşteri psikolojisi ve saha deneyimi olan promotörler, tarafsız bir tezgahtar havasıyla mağazalarda kendi ürünlerinin ajanlığını yapıyorlar.Promotör İngilizce promoter kelimesinden geliyor ve manası “teşvikçi” demek. Bir nevi kendi markalarının mağazalardaki özendirmecilik vazifesini üstlenen kişiler. Özellikle büyük teknoloji mağazalarında normal satış danışmanı gibi görev yapmaları tehlikeli yanlarından biri. Çünkü sadece bağlı bulunduğu markanın tanıtım ve satışından sorumlu kişiler olmalarına rağmen ilk bakışta tarafsız bir tezgâhtar görüntüsü veriyorlar. Promotörler, tüketici ile birebir ilişki içinde olduğundan dolayı markaların en büyük pazarlama görevlerini de yürüten kişileri aynı zamanda. Bazen de teknoloji, donanım ve servis sahalarında geri kaldıkları diğer firmalarla olan açıklarını bu şekilde kapatmaya çalışan firmaların saha ajanları olarak karşımıza çıkıyorlar. Markalar, reklam ve tanıtım faaliyetleri ile yapamadıklarını promotörler sayesinde birebir müşteriyle bağlantı kurarak yapmaya çalışıyorlar.Promotörler psikoloji, etkin satış, pazarlama teknikleri gibi satış artırma ve müşteriyi etkileme amaçlı biz dizi eğitime tabi tutulur. Bu eğitimleri markalar bizzat kendileri vermektedir. Eğitim verdikleri promotörleri sanki bir ajan gibi büyük teknoloji mağazalarına yerleştirerek, kendi satış hacimlerini artırmayı hedefler ve nitekim hedeflerine de ulaşırlar

**İnsan ve Hayat dergisi haziran sayısında yayınlanan yazımdır.

10 Ocak 2011 Pazartesi

ÜNİVERSİTEDEN GİRİŞİMCİLİĞE KONFERASINDAN NOTLAR-2

ALİ  AĞAOLU'NUN KENDİ AĞZINDAN  BAŞARILI YAŞAM ÖYKÜSÜ

Ali Ağaoğlunun hayatı bir azmin ve bir başarının öyküsüdür aslında.Bilinenlerin aksine baba parasıyla değil kendi emekleri ve iş yapabilme kabiliyetiyle oluşturulmuş bir yaşam öyküsüdür.Yeri geldiğinde aynı çorabı yıkayarak onbeş gün giymiş hüzünlü bir yaşantısı yeri geldiğinde ise ulaşılmayacak mükemmel bir hayatı vardır 
Ali  Ağaolunun.
 Kendi ağzından duyduğum kadarıyla yaşam öyküsü;
Karadenizli bir ailenin çocuğuyum.Doğma büyüme İstanbulluyum ama Ofluyum derim hep..Benim beş yaşımdaki oğlum bile ofluyum diyor.1954 doğumluyum.Asıl sıfırdan gelen babamdı.Babam iyi bit tüccar iyi bir müteatti.Ticarette örnek aldığım insanların başından gelirdi  babam.
Ümraniyeliyim ilkokula giderken o zamanlar tramvay Ümraniyenin o yüksek kısmına çıkmaz aşağı kadar  gelirdi ordan da  minibüsle yukarı çıkardık.Kışın kar yağdığında ben dörtteyken beşinci sınıfların hocası gelmez ben onlara ders anlatmaya giderdim hoca olarak.Babam fırıncıydı bende okuldan çıktıktan sonra fırının muhasebe hesaplarını tutardım.O zamanlar mikrodalga fırınlar olmadığı için kadınlar evde açtıkları baklavaları tepsilerle bize getirir bizde 25 kuruşa pişirirdik..Ben muhasebe hesaplarını tutar o 25 kuruşu da kendim alırdım.Orta okulu elit bir kolejde okudum.Kolejin tenis kortları bile vardı o yıllarda.Okulun 
tenis kortları yapılacak ihale açıldı.Ben ihaleye girdim kazandım ihaleyi.Teneffüs de arkadaşlarım  tuvalette kaçak sigara içerken ben dışarıda mühendislerin başındaydım.Benim en büyük servetim iş yapabilme  kabiliyetimdir.Ben hep işin içinde hayatın içindeydim.Liseye başladım Kabataş Lisesinde.Lisedeyken babamın fabrikaları,inşaat şirketleri filan vardı bayağı iyiydi işleri.Babam birkaç kalp rahatsızlığı geçirdi.Amcam da babamla ortak olduğu için beni okuldan alıp işlerin başına geçirdi.Bir sene idare ettim işleri iyi de kar ettirdim.O arada babam iyileşti tekrar işlerin başına geldi ama ondan sonra başladı babamla benim aramda kuşak çatışması.Yetmiş yedi senesiydi oturdum babama  bütün hesapları çıkardım bak bu kadar kar etmişim deyip bütün hesapları teslim ettim,cebimdeki 25 kuruşu da çıkarıp verdim,arabaların anahtarını da verdim.Aldım ceketimi çıktım.Zirvedeyken bir anda sıfıra indim.Bunu yapmak o kadar kolay değil zirveden sıfıra inmek.Hiç unutmam on beş gün aynı çorabı yıkayıp tekrar giydiğimi.Cebimde simit alacak para olmadığı için yemeklerde hep arkadaşlara giderdim.Ama bunları yaparken iş yapabilme kabiliyetime güveniyordum.Hesaplayamadığım tek şey çevremin babam sayesinde olmasıydı.Bir yapmaya kalkışsam bir arazi alacak olsam cebimde para yok bankaya gidiyorum. Banka müdürü tanıdık  ama babam benden önce gelip banka müdürüne para verirsen canını okurum dediği için bankalardan veya başka bir yerden para bulamıyordum.Ama azmettim çalıştım.Bu günlere çalışma ile geldim çalışma ve iş yapabilme kabiliyetimle.
İşlerimdeki dikkat ettiğim en önemli konu yaptığım işin en iyisini yapmaktır.Bunu kendime ilke ve görev bildim öyle yaptım,yapmaya devam ediyorum.






9 Ocak 2011 Pazar

ÜNİVERSİTEDEN GİRİŞİMCİLİĞE KONFERASINDAN NOTLAR-1

KONUŞMACILARIN GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELERİ


GİRİŞİMCİ KİŞİ:

* Yenilik yapabilmeli

*Başarısızlıktan korkmamalı

*Her zaman iyi tarafı görmeli,aşırı iyimser olmalı

*Biraz deli olmalı

*Girişimciliğiyle bir acıyı dindirmeli bir derde çare olmalı

*İş planına sahip olmalı

*Tavsiye veren kişi olmalı

*Ürünü en iyi olmalı

*En iyi reklamı yapmalı

*Doğru zamanı çok iyi bulmalı

*Şansına ciddi manada inanmalı


  Eğer günlük düşüncelerle vaktinizi geçiriyorsanız  vaktiniz boşa geçiyor demektir.Buna göre çalışın buna göre plan yapın.

  Unutmayın bir ülkenin gelişmesi istihdamı artırarak değil yeni girişimler yaparak sağlanır.

6 Ocak 2011 Perşembe

YÖNETİM 11 KONFERANSINDAN NOTLAR -1

Prof. Dr. Canan ÇETİN 'DEN LİDERLİK KONUSUNDA TAVSİYELER


* Değişime açık olun.Değişim: olumlu yönde fark  yaratmaktır.

* Lideri lider yapan 1-İletişim Becerisi 2-Vizyon 3-Motivasyondur.

* Hedefinizi yıldızlar yapın hedefi yıldızlar olan hem gecenin hemde gündüzün sahibidir.

*Her şeyi öğrenme vasıtası olarak göreceksin.

* Lideri lider yapan hayatının merkezine ilkeleri koymasıdır.

* Bu ilkeler doğruluk,dürüstlük,adalet,hakkaniyet,kalite,sevgi,saygı,onur ve benzeri ilkeler......

* Hayatın merkezine parayı,malı,mülkü,işi koymayın önce ilkleri koyun.

* Etik kurallarına uyun.

* Hayatınızı önemli işler %80 acil işler %20 olacak şekilde şekillendirsin

* Staj yapın kesinlikle staj yapın

* Kıyafetlerinize özen gösterin  muhakkak bir siyah takımınız olsun.

* Maillerinizi günde en az üç defa kontrol edin.

* İçsel motivasyonunuzu yüksek tutun özgüveni olan kişi tercih sebebidir.

* Farklılık yaratmak yani değer yaratmak önemlidir.

* Kendini iyi tanıyan eksikliklerinin ve değerlerinin  farkında olan kişi iyi bir liderdir.

* Kalite ,maliyet,hız = rekabet günümüz rekabetin son nokta da olduğu bir gündür

* Rekabetin farkında olun ona göre vizyonunuzu belirleyin.